Siz Halk Gazetesi okurlarıyla, iletişime ve önemine ilişkin yazımı paylaşmak isterim.
Halk Gazetesi ayrıcalığıyla, Samsun merkezde ve ilçelerinde okunulacak olan bu yazım, insanları anlama; daha doğrusu, anlayamama hakkında bir yazımdır.
İnsanlara yaklaşımımız, onları anlayıp anlamadığımıza bağlıdır. Ki; bu tavır, toplumsal ilişkimizin de temel taşlarından birisidir.
İnsan doğasına ilişkin bilgiler, eğer daha tatmin edici olsaydı, insanlar, bir arada daha kolayca yaşarlardı. Böylecene, toplumsal sorunların önüne geçilebilirdi. Çünkü; bu sorunlar, çoğunlukla, birbirimizi anlayamadığımızdan kaynaklanır.
İnsanlar, düşünürler ve konuşarak, düşüncelerini dış dünyaya yansıtabilmektedirler. Yani, iletişim kurabilmektedirler.
İletişim, insanların duygularını ve düşüncelerini birbirine iletimidir.
Duyguların, düşüncelerin ve buna ilaveten bilgilerin aktarılması iletişimdir.
İletişimin Oluşumu
İnsanlar birbiriyle anlaşmada ve paylaşımda bulunmaktadırlar. Bunun sonucunda, iletişim oluşmaktadır.
İletişim ayrıca hayatın akışını sağlamaktadır. Zaten, hayatın akışını sağlayan başlıca unsur iletişimdir.
İletişim, insanların dolayısıyla toplumların gelişmesine katkıda bulunan en önemli araçtır.
İletişimin Siyasal ve Kültürel Tanımı
Kitlesel bir özellik kazandıktan sonra, iletişimin farklı bir tanımı oluşmuştur. Bu tanıma göre, iletişim, toplumsal bir eylem sürecidir.
İletişimin Amacı
İletişim, insanın toplumsallaşabilmesinin bir yansımasıdır. Bu nedenle, iletişimin başlıca amacı; insanlar arasındaki ilişkilerin kurulmasını ve devamını sağlamaktır.
İletişimin Çeşitleri
Sözsüz ve Sözlü İletişim olmak üzere, iletişim, iki çeşittir. Gerçi, Yazılı İletişim de iletişimin bir çeşididir.
Sözsüz İletişim
Jestle ve mimikle kurulan iletişim, Sözsüz İletişim’dir.
Sözlü İletişim
İnsanların karşılıklı konuşmaları, Sözlü İletişim’dir.
Yazılı İletişim
İnsanların bilgilerini ve deneyimlerini birbirine yazılı iletimi ise, Yazılı İletişim’dir.
Samsun Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Serkan Şen’in belirttiği üzere, günümüzde, ikili ilişkilerimizde, dil yetersizliğinden kaynaklı sorunlar yaşamaktayız.
Överken göklere çıkartmaktayız. Yererken en dip noktalarda yergilerde bulunmaktayız. Oysa, Türkçede, övgünün de yerginin de katmanları vardır.
Bana bunun böyle olduğunu açıklayan Prof. Dr. Şen, bu katmanları anlamayan, bunlara hâkim olamayan bireylerin duygularını uçlarda yaşadıkları ve uygun ilişkiler geliştirmekte zorlandıkları tespitinde bulunuyor.